Usta Fotoğrafçı ve Kültür Sanat Adamı Alper Fidaner Aramızdan Ayrıldı
Gazeteci, DJ, arşivci ve koleksiyoner kimlikleriyle tanınan Alper Fidaner, 60 yaşında hayata gözlerini yumdu. Uzun bir süredir akciğer kanseriyle mücadele eden Fidaner, Ankara’da yaşam mücadelesini sürdürürken hayata veda etti.
Ankara’nın kültürel belleğine eski fotoğrafları, plakları, sokak hikâyeleri ve radyo kayıtlarıyla damga vuran Fidaner’in vefatı, onu tanıyan herkesi derinden üzdü. 1966 yılından bu yana Ankara’da yaşayan Fidaner için başkent sadece bir şehir değil, aynı zamanda üretimin ve ilhamın kaynağıydı.
Alper Fidaner, 28 Temmuz Pazar günü Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlanacak.
ALPER FİDANER’İN Hayatı ve Başarıları
AFSAD (Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği) bünyesinde uzun yıllar fotoğraf eğitmenliği yapan Fidaner, kentteki bağımsız kültür çevrelerinin gelişimine önemli katkılar sağladı. DJ olarak barlarda sahne alan Fidaner, çaldığı 45’lik plaklarla sadece nostalji değil, aynı zamanda Ankara’nın sokaklarında yankılanan bir ses arkeolojisi sunuyordu.
1983 yılında fotoğrafa olan ilgisiyle tanışan Fidaner, Güneş, Evrensel, Siyah Beyaz gibi gazetelerde foto muhabirliği yaparak önemli deneyimler kazandı. Onun objektifinden çıkan kareler sadece bir görüntü değil, aynı zamanda bir yaşam duruşunu belgelemekteydi. Yoksulluğu, aşkı, kaybı, sokakları ve müziği cesurca fotoğraflayan Fidaner, kalıcı bir iz bıraktı.
Fidaner’in kültürel arşivcilik çalışmaları sadece görsel değil, işitsel alanda da büyüktü. Radyo Arkadaş’ta Murat Meriç ile birlikte hazırladığı “Çıtır Çıtır” programı, Türkiye popüler müziğinin geçmişe götüren 45’liklerini günümüze taşıdı. Ankara gece hayatında çaldığı DJ setleri sadece eğlence değil, aynı zamanda müziğin derinliklerine yolculuk anlamına geliyordu. Hafıza işçisi Fidaner, müziği anımsatmak için yaratıcı bir şekilde kullanıyordu.
Son yıllarını akciğer kanseriyle mücadele ederek geçiren Alper Fidaner, üretmeyi asla bırakmadı. Yakın dostları tarafından düzenlenen dayanışma geceleri ve Fidaner’in hayatını anlatan belgesel gösterimleri, sadece bir tedavi kampanyasının ötesinde, Ankara’nın bu değerli sanat insanına olan sevgi ve saygısını gösteriyordu.